“Yenilik, daimi bir ihtiyaç; toplumsal, siyasal ve kültürel bir yürüyüştür. Yenilik olmazsa yaşam donuklaşır, ışıltısını kaybeder; kültürler bir kayboluş ve ölüm tüneline girer.”
…..
Dr. Ahmet Bayraktar‘ın kitaplarını okuduğum için mutluyum. Çok velut/verimli bir dimağ. Eserlerinde çağı yakalamış olması, bizim açımızdan oldukça heyecanlı…
Bayraktar’ın; Küpe-Bir, Küpe-İki, Kuran’la Anla, Ateizmus kitaplarına bakıldığında bir “fragman” yazarı olduğu söylenebilir. Eserlerinde ve yazılarında görüntüyü göstererek okuyucuyu yolun başına bırakır ve der ki: “Benden buraya kadar, ey okuyucu… Yazdıklarımı kabul etmek veya reddetmek senin işin. Düşün, yorumla, eleştir, itaat et veya inkâr et.” Fıkıh; “akletmek” olduğuna göre fıkıh filozofunun yapması gereken şey de bu… “Bilinç ışıklarını yakarak” özgün ve özgür düşünme melekelerini geliştirmek meselesi artık, okuyucunun işidir.
Çağın dilini yakalayan Bayraktar’ın kitaplarının satır aralarında; reklam fıkhı, sinema fıkhı ve sosyal medya fıkhının da yazarın ilgi alanı olduğu görülmektedir (Bu alandaki müstakil eserleri, önümüzdeki zamanlarda gelecektir.). Olay ve olguları bu denli sistematik okuyabilen bir akademisyenin resim yeteneğinin de iyi olduğunu düşünüyoruz.
Yazar, kitaplarında en çok “Hanif/lik, ahlak, anlam, fıtrat, fıkhetmek” kavramları üzerinde durur. Ahlaki sinizm (insanın erdem ve mutluluğa, hiçbir değere bağlı olmadan bütün gereksinmelerden sıyrılarak kendi kendine erişebileceğini savunan öğreti) sebebi ile ağır hayati sorunlarımızı olanla bütünleştirerek aşmaya çalıştığımız için kendimize ait yeni oluşumlar meydana getiremiyor; nostaljik söylemlerle ve geçmişe ait melankolik bağımlılıklarla hayatımızı sürdürmeye çalışıyoruz. Bu durum, seküler-modern dünyanın dilini anlamamıza engel oluyor. Bir yandan salt materyal varoluş, öbür yandan geleneğe romantik bağımlılık duvarlarını aşmanın yolu, geleneği değerlendirmekten geçmektedir. Öyleyse üretmemek saçmalıktır… Saçmalıktır, çünkü teknolojinin neredeyse metafizik olarak algılandığı dünyada kitleler, akıllarıyla değil bedenleri ile düşünüyor. Müslümanlar, komplo teorileri üretmek yerine öze dönüşü önceleyen alternatif stratejiler üretmek zorundadırlar. Bunun için de Bayraktar’ın “Fıkıh İçin Yeniden İlmihal” serisinde sık sık kullanıldığı “fıtrat, hanif, ümmi” kavramları önem arz etmektedir. Bu gerçeği Rum suresinin 30. ayetiyle ifade etmek yerinde olacaktır: “O hâlde sen hanif olarak bütün varlığınla dinle, Allah insanları hangi fıtrat üzere yaratmışsa ona yönel! Allah’ın yaratmasında değişme olmaz. İşte doğru din budur; fakat insanların çoğu bilmezler.” **
İşte Ahmet Bayraktar, “Fıkıh İçin Yeniden İlmihal” adlı bu seride, gelenek ile çağdaş dünya arasında sıkışmış, fıtrattan uzaklaşan insanlığa, karınca kararınca bir töz/cevher bilim dalı armağan etmenin derdinde… Bu disiplinin/bilimin adı da “fıkıh felsefesi” ve Ahmet Bayraktar’ın kitabı da alanında ilk: Fıkıh Felsefesi-Yeni Bir Disiplin Teklifi
İlk kez savunulan “fıkıh felsefesi”nin ustası, makine devri ile birlikte hayatımızın en ücra köşelerine kadar sızan liberalizm ve hümanizm karşısında bu alanın metafizik dehalarını yetiştireceğine inanıyor. Şimdilik bu alana gereken ilgi olmayabilir ama birçok Batılı ve Doğulu aydına göre haz, hız devrinin nihai sonucu, bir duvara toslamaktır. Yazara göre işte o an, bu yeni disiplin karşımıza çıkacak ve genişleyen sorunları çözmeye yarayacak gerekli usul yöntemini belirleyecektir.
Bu yeni disiplinin filozofu Ahmet Bayraktar’ın gerek “Yeniden İlmihal” gerekse “Fıkıh Felsefesi” kitaplarında; ibadetlerin niye, niçin, nasıl‘ı iptidailik ve çağdaşlık açısından yeniden yorumlanıyor. Keza “Din sosyolojisi, din psikolojisi de yakın zamana kadar bilim değildi. Fıkıh felsefesi de şu anda bilim değildir, yeterince olgunlaştığında denkleri ölçüsünde bilim hüviyetini kazanacaktır. Menfaat güdüsünden değil, bugünün ve yarının ihtiyaçlarından gündeme gelmiştir.”
“Özünü ve safiyetini koruyan İslamiyet’in, ilerleyen dönemlerde çok geniş coğrafyalara yayılması ve bu süreçte Müslümanların dünyanın birçok bölgesinde farklı kültür, gelenek ve uygarlıklarla temasa geçmesi sonucunda ilk dönem müçtehitlerince (bir konuda ayet ve hadislere dayanarak yargıya varan, karar veren din düşünürü) bilinmeyen, dolayısıyla hakkında mevcut fıkıh birikimi içinde herhangi bir hüküm bulunmayan yeni meseleler ortaya çıkmıştır. Bunların da nasların lafız ve gayeleri ile ilgili ilk dönem müçtehitlerinin ilke ve yöntemleri doğrultusunda fıkhi bir çözüme kavuşturulması gerekmiştir. Bu durum, fıkıh tarihinde ‘nevâzıl fıkhı’ diyebileceğimiz yeni bir fıkıh edebiyatının doğmasına ve gelişmesine neden olmuştur”***
Ayrıca her ne kadar makasidü’ş-şeria (genelde dinin, özelde ibadetler ve hukuk alanındaki dinî hükümlerin gayeleri anlamında bir tabir) diye bir ilim dalı olsa da, yazarın “Yeniden İlmihal” ve “Fıkıh Felsefesi” kitaplarında da belirttiği gibi, bunların bilim olma gibi bir amacı yok. Ateizm, deizm, panteizm gibi ideolojik hareketlerin uzak/bozuk Allah tasavvurundan kaynaklı olduğu aşikârdır. Allah tasavvuru bozuk olunca hâliyle peygamber, âlim, cemaat gibi tasavvurlarımız da bozuk oluyor.
Anladığımız kadarıyla “Yeniden İlmihal” serisinin nihai hedeflerinden biri de âlemlerin rabbi olan Allah’ı bilmek, tanımak ve anlamaktır (Hocamızın “Allah’tan sâdır olan eylemler” ile ilgili bir çalışması da yakında yayımlanacaktır.). Mana ve maksadın buharlaştığı küresel zeminde, son yıllarda sosyal medya denilen gölgeler âleminin de inkişafıyla, bu nazariyenin tutup tutmayacağı tartışmasızdır. Cabiri‘nin “İslam medeniyeti fıkıh medeniyetidir.” sözü üzerinde düşünüldüğünde “yeniden ilmihal” tutarsızlığı söz konusu değildir. Fransız tarihçi Bernard Lewis, “İlahiyatçıların, hukukçuların şevkle oluşturduğu bu görkemli kanunlar; İslamiyet’in entelektüel başarısının en önemlilerinden biridir ve İslam uygarlığının dehası, karakterinin simgesi niteliğindedir.” demiştir.
****
Birçok Batılı düşünce insanını kendisine hayran bırakan bu devasa müktesebat yazarı; ümmete, insanlığa sunduğu bu nazariyeyi, mevcut yayınlarına yeni kitaplar ekleyerek savunmaya devam edecektir.
Rabb’im muvaffak eylesin.
Abdulvahap SERT
Dipnotlar:
*Yenilik Yasaklama ve Yorum, N. Hamit Ebu Zeyd /Mana yayınları
** Diyanet Meali
***Günümüz Fıkıh Problemleri/T.C. AÖF Yayın No:2071 Açık Öğretim Fakültesi Yayın No: 1105
**** Orta Doğu, Bernard Lewis, Arkadaş yayınları, 2015.
Abdulvahap Bey üstadım, sizin yazdıklarınız ve yakaladıklarınız da Ahmet Bey üstadım gibi güçlü ve etkili. Tebrik ediyorum her iki gıyabi dosta da. Selam; sağlık ve esenlik niyazımla.